Bir macera yarışçısı, adı Arthur olan bir sokak köpeğini evlat edinir ve bu durum, kendisini epik bir dayanıklılık yarışının içerisinde bulur. Yarışçının sokak köpeğini evlat edinmesi, hikayenin yalnızca başlangıcıdır; asıl heyecan ise iki farklı dünyadan gelen bu ikilinin, birbirlerine olan inanılmaz uyumları ve kardeşlik bağlarıdır.
Arthur, sokaklarda yaşamanın zorluğunu tecrübe etmiş bir hayvandır ve bir günlük sıcak bir yuvayı bile hayal edemezken, macera dolu bir yarış içinde bulur kendini. Yarışçı ise, aslında kendisiyle gelen bu köpeği, yalnızca bir dost olarak görmez; ona karşı bir sorumluluk hisseder ve onu başarıya ulaştırma arzusuyla da doludur.
Bu film, evlat edinilen Arthur'un yarışçının hayatına getirdiği yeni boyutları ortaya koymaktadır. İkili, zorlukların üstesinden birlikte gelirken, izleyicinin kalbinde derin izler bırakan bir dostluk hikayesini de beraberinde getiriyor. Arthur'un sokaklardan alınıp, yarışın zorlu etaplarına dahil edilmesi, onun yarışmacı ile olan ilişkisini ve başarıya olan inancını sorgulamasına neden olur. Ancak yol boyunca, bu ikili sadece birbirlerine değil, aynı zamanda kendilerine olan inançlarını da güçlendirir.
Bu film, hayata dair derin mesajlar sunar. Dayanıklılık, dostluk ve evlat edinme konularında oldukça başarılı bir şekilde irdelerken, izleyiciye de duygusal bir yolculuk sunmaktadır. Bu sinema eseri, her anıyla izleyicisini içine çeken, duygusal, sıcak ve bir o kadar da gerçekçi bir anlatım sunar. Bu yüzden, evcil hayvanlara ve maceralara düşkün olan herkesin izlemesi gereken bir film. Unutulmamalıdır ki, gerçek dostluklar her zaman en zorlu zamanlarda ortaya çıkar. Hem maceranın, hem de dostluğun gücünü bir arada görmek isteyenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir yapımdır.
