Bir sinema eleştirmeni olarak, izlemeyi dört gözle beklediğim, en çok satan bir üçlemenin son kitabını çevirmek için işe alınan dokuz çevirmenin hikayesi olan bu filmi incelemekten büyük bir zevk alıyorum. Çevirmenler, bu sıra dışı görevi tamamlamak için bir lüks bölgede, tüm dış dünyayla bağlantıları kesilerek, adeta bir sığınak haline getirilmiş bir bina içinde kilit altına alınıyorlar.
Her çevirmenin hayali olan bu görev, kitabın en gizli kısımlarının çevirisi üzerinde çalışma ayrıcalığına sahip olmak, kısa sürede bir kabusa dönüşüyor. Üçlemenin final kitabının ilk 10 sayfası, henüz tamamlanmamış olduğu halde, internet üzerinden yayınlandığında, tüm ekip büyük bir şoka uğruyor. Bu durum, sadece mükemmel bir iş yapmanın baskısını değil, aynı zamanda kimin bu gizli bilgiyi dış dünyayla paylaştığını bulma görevini de beraberinde getiriyor.
Film, bu öyküyü son derece yetenekli bir kurguyla sunuyor ve çevirmenlerin gizemli ve tehlikeli dünyasını, izleyicinin gözleri önünde ustaca sergiliyor. Kurgudaki akıllı dönemeçler ve beklenmedik gelişmeler, hikayenin ele avuca sığmaz doğasını etkileyici bir şekilde vurguluyor. Bu film, bir yandan çeviri dünyasına ışık tutarken, öte yandan da bir bilim kurgu ve gerilim filmi olarak izleyicisini etkisi altına alıyor.
