New York City'nin kasvetli kış manzarası eşliğinde yaşanan trajik ve büyüleyici bir hikayeyi ele alıyor film. Soğuk ve karlar altındaki bu büyülü şehir, farklı yürüyüşlerden insanların hayatlarının dramatik bir şekilde iç içe geçtiği bir arka plana dönüşüyor. Her biri farklı hikayelere, hüzünlere ve umutlara sahip bu insanların hayatları, New York'un kışı boyunca tahmin edilemeyen bir şekilde kesişiyor.
Bazıları yalnızlıkla, bazıları yitirilmiş aşklarla, bazıları umutsuzlukla mücadele ederken, bazılarıysa hayatta kalma savaşı veriyor. Ve her biri, hayatlarının bu en zor dönemlerinde, birbirlerinin yollarına çıkıyorlar. Bu kesişimler, hem karakterlerin kaderini hem de filmdeki atmosferi derinden etkiliyor.
Ruh halini yansıtan kar taneleri, şehrin gürültülü kalabalığı, yanıp sönen ışıklar ve buz gibi soğuk; New York'un kışı, bu insanların hikayesinde adeta bir karakter haline geliyor. Yazı, tiyatro ve resim gibi sanatların evrensel ve engin dünyasına benzer bir şekilde, sinema da etkileyici bir hikaye anlatma yeteneğine sahip. Bu film de işte bu yeteneği sonuna kadar kullanarak, New York'ta geçen bir kışın, farklı hayatların nasıl kesişebileceğini mükemmel bir şekilde izleyiciye sunuyor.
