Japon bir yöneticinin eliyle tetiklenen gazetecinin 'karanlık tarafı', hikayenin bel kemiğini oluşturuyor. Bu yönetici, tam bir psikopat. Kendine has metotları ve soğuk kanlı yaklaşımları ile izleyiciyi hem tedirgin ediyor hem de bir o kadar merakta bırakıyor. Ancak asıl olaylar, gazeteci karakterinin 'karanlık tarafı' devreye girdiğinde patlak veriyor.
İnternet üzerinden kurulan bir bağ ile iki karakter arasındaki karmaşık ilişki hikayenin ana eksenini oluşturuyor. Her ne kadar bu bağ ilk başta sıradan bir etkileşim gibi görünse de, zaman geçtikçe bu ilişkinin ne denli karmaşık ve tehlikeli boyutlara ulaştığını görmek izleyiciyi dehşete düşürüyor.
Film, modern teknolojinin getirdiği iletişim araçları ve bu araçların kişinin içindeki en karanlık tarafları dışa vurabilmek adına birer vasıta olabileceğini etkileyici bir şekilde işliyor. Hikayenin kırılma noktası olan bu durum, izleyiciye hem düşündürücü bir deneyim yaşatıyor hem de filmi izlerken bir yandan da kendi iç dünyamızda bir yolculuğa çıkmamızı sağlıyor.
Sonuç olarak, gazeteci karakterinin 'karanlık tarafının' tetiklenmesi, onun ve psikopat Japon yöneticinin internet üzerinden kurdukları karmaşık bağ, hikayeyi izlenmeye değer kılan en önemli unsurlar. Tüm bunları bir arada değerlendirdiğimizde, film izleyiciyi hem rahatsız ediyor, hem de düşünmeye sevk ediyor. Bu yüzden bu eseri özellikle psikolojik gerilim tutkunlarının kaçırmamasını öneriyorum.
