ABD'nin en çetin ve tehlikeli suçlularıyla başa çıkmak için görevlendirilmiş bir FBI ajanı olan D. Lundgren'i merkeze alan bu film, Los Angeles'ın karanlık ve kanlı sokaklarına çekiyor seyircileri. Karşımıza çıkan manzara hiç de iç açıcı değil: Rüşvet ve yolsuzluğa bulaşmış polis memurları, artan gelir hırsı için öldürmeyi göze almış acımasız uyuşturucu satıcıları... Ajan ve ekibinin bu kokuşmuş düzenle savaşı ise sinema severlere nefes kesici anlar yaşatıyor.
D. Lundgren, oynadığı FBI ajanı rolüne hayat verirken, aynı zamanda filmin dramatik yükünü sırtlamayı başaran bir performans sergiliyor. Los Angeles'ın kanunsuz ve vahşi sokaklarına ayna tutan film, ajanın ve ekibinin adalete olan inancını, hukuk çerçevesinde kalma mücadelesini ve bu süreçte hayatlarını nasıl tehlikeye attıklarını anlatıyor. Tüm bu unsurları bir araya getirerek, yüksek bir gerilim ve aksiyonla dolu, izleyenleri ekrana kilitleyen bir polisiye drama sunulmuş.
Gelirlerini artırmak için insan öldürmeyi göze alan uyuşturucu satıcılarına ve yozlaşmış polislere karşı verilen bu savaş, filmin temel çatışmasını oluşturuyor. Aynı zamanda, bu yolculukta karakterlerin yaşadığı ahlaki ve etik çatışmalar, izleyicinin daha derin bir bağ kurmasına yardımcı oluyor. Bu düşmanca çevrede hayatta kalmak ve adaleti sağlamak için nelerin feda edilebileceği, film boyunca enine boyuna tartışılıyor.
